Felsefi bir soru soralım: yaşam bir savaş mıdır? Bir kısmınız “bunu da nereden çıkardın doktor?” diye serzenişte bulunacaktır. Benim cevabım ise “evet bir savaştır”, ancak savaş demek insanlara zarar vermek, sürekli çatışma içinde olmak demek değildir. Savaşın felsefesi, bir general gibi savaş sahasını yukardan görebilmek, yani resmin büyüğüne bakabilmektir. Bu bir sanattır, bunun kitabı ise Savaş Sanatıdır. Sun Tzu’nun milattan önce 500 yıllarında yazdığı bu kitap günümüze kadar gelmiş ve değerinden hiçbir şey yitirmemiştir.
Gözümüzün önündeki bu kitap varken niye insanların çoğu taktik bir hayat yaşar? Muhtemelen Aikido, eskrim vb. savaş sporlarından uzak durmak, yaşam sanatını insanların öğrenmesine engel olmaktadır. Savaş sporlarında da her hangi bir ustalıkta olduğu gibi kitaplardan okunarak, youtube’dan seyredilerek öğrenilemez. Tabi ki kişiler kitap okumalı, Youtube da seyretmelidir, ancak öğreti ezoterikdir; usta çırak ilişkisine dayanır.
Ustalık yolunun evreleri şu şekildedir: teknik, taktik, strateji, hedef ve hayaldir. Bu sistemi herhangi bir işe veya öğretiye adapte edebilirsiniz.
Örneğin uzman hekim olmak istiyorsanız,
Tekniği iyi bilmelisiniz; vücudun organları nedir, hangi hücrelerden oluşmaktadır,
Taktiği iyi bilmelisiniz dikiş atabilmeli, ilaç uygulayabilmelisiniz,
Strateji oluşturabilmelisiniz; örneğin genel cerrahsanız appendisit ameliyatını açık veya kapalı yapmayı tercih edebilmelisiniz,
Hedefiniz olmalı, ki bu hastayı sağaltmak da olabilir, kaliteli yaşamasını sağlamak da olabilir,
Hayaliniz olmalı, kanseri yeryüzünden silmek gibi (uçuk bir hayal değil bu, nasıl ki çiçek hastalığı yeryüzünden silindi?)
Sisler, puslar dağılır gibi oldu mu?
Olmadı mı?
Peki devam edelim. Ustalık yolu, kişinin sürekli kendisini geliştirdiği bir mücadeledir. Bu mücadeleye başlayıp, yukarda gördüğünüz noktaların bir tanesinde hapis kalabilirsiniz. İnsanların çoğu orta bir teknikle taktisyenlik yapmaktadır. Yani, hiçbir hedefi hayali olmaksızın sürekli birbiriyle çatışmaktadır. Trafikte çatışmaktadır, markette çatışmaktadır, hastanede çatışmaktadır, eşiyle çocuğuyla çatışmaktadır. Bu kişi çekiçtir ve her gördüğünü de çivi zannetmektedir.
Araç kullandığınız farz edin ve önünüzdeki araba hiç sinyal vermeden sizin üzerinize doğru taşmaya başladı. Ne yaparsınız?
A) Selektör yaparım.
B) Korna çalarım.
C) Bağırır, küfür ederim.
D) Geçmesine izin veririm.
A, B, C şıklarındaysanız taktisyensiniz demektir. Hâlbuki hedefiniz evinize kazasız, belasız varmaksa; önünüzdeki aracın taşmasından şerit değiştireceğini anlayıp, süratinizi düşürmeniz hedefinizi gerçekleştirmenizi sağlayacaktır.
Aikido ve eskrimin ortak noktası ise tekniğinin en az hekimlik kadar zorluğudur. Normal şartlarda biz insanlar yürürken önümüzdeki insanla aramızdaki mesafeyi sürekli ölçmeyiz veya karşılıklı yürürken aramızdaki mesafenin ne şekilde daraldığını da hesaplamayız. Belirli zamanda dengemizin nerede olduğunu, sağ kolumuzun, sol kolumuzun, sağ bacağımızın, sol bacağımızın, gövdemizin nerede olduğunu milimetrik kesinlikle nerede olduğunu bilmemize gerek yoktur. Temel reflekslerimizde yüzümüze doğru gelen bir cisimde ilk önce gözlerimizi kapar, kollarımızla başımızı kapamaya çalışırız. Hâlbuki bir eskrimci veya Aikidocu (aikidoka) silahın (kılıç veya katana) nereye gideceğini çıkışında hissedebilmelidir; buna momentin öncüsü denilmektedir.
Zamana, mesafeye ve hıza hakim olmak şarttır ve temel refleksler, kompleks reflekslerle değiştirilmelidir. Görsel illüzyonlar, ön yargılar yıkılmalıdır, yani kişi bilinçaltını tekrar eğitmeli ve bilinçaltının eksiklerini bilinçle doldurmalıdır.
Bütün bunlar insan beyni ve vücudunda ne yazık ki hemen olmamaktadır; yaşı commodore çağını yakalamış olanlar bilir; bu 64 kilobaytlık bilgisayara oyun yüklemek yarım saati alır ve bazen de yüklemez, kafa ayarı gerektirir. İnsana da bir sporu veya bir sistemi yüklemek zaman alır. Elit sporcularla, elit olamayan sporcular arasındaki fark ilk grubun istisnasız haftanın 6 günü antrenman yapması, diğerinin 2-6 gün arasında değişken oranda antrenman yapmasıyla ilişkili olduğu bulunmuştur.
Bir başka başarısızlık veya erken dönemde hapsolmanın nedeni ise çalışmayla gelişme arasında lineer ilişkinin olmamasıdır. Bu ilişki logaritmiktir. Gelişmede ciddi farkı görebilmek için uzunca bir süre boşa kürek çekmek gerekmektedir.
Ustalık yolu kestirme bir yol değildir ve son nokta da değildir. Bir süreç bittiği zaman başka bir kapı açılmakta ve hemen en baştaki zorluklara dönülmektedir. Güzel olan da bu mücadeledir.
Son sözü isterseniz üstada bırakalım:
“Eğer düşmanı ve kendini biliyorsan, yüz savaşın sonucundan bile korkmana gerek yok. Eğer kendini biliyor ama düşmanı bilmiyorsan, kazandığın her zafer için bir de yenilginin acısını tadacaksın. Eğer ne kendini ne de düşmanı biliyorsan, her savaşta yenik düşeceksin. -Sun Tzu-
Uzm. Dr. Burak Uzel